ay vana pıleyegeyim.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

anaa haber!

dün, vitamini bol meyveler ve lif kaynağı yiyeceklerden bahsetmiştik. bugün de yeşil sebzelerden bahsedeceğiz sayın seyirciler.

7 Temmuz 2009 Salı

zogfe: allah seni inandırsın bu kadar bu kadar gözleri vardı hayvanın.
simge: ben kendim inanırım.

füch dich.

4 sene almanca okudum hala şu fiilleri çekemiyorum. bazen gerçekten çok çekilmez olabiliyolar. mesela hast. resmen ramştayn olmasa almancadan kalıcaktım. adamların bi albümünü falan aliyim bari. Recep İmir'den daha çok emekleri var üzerimde sonuçta.

The island

simgeyi, nam-ı değer cakeher ü, hatta nam-ı diğer keyk'anımı, telefonuma destiny diye kaydettim. her aradığında destiny calls me ehi ehi diye lost esprisi yapıyorum.

Emreder ki.

o değil geçen gün çift Emreli bi ortamda farkettim, ikinci bi Emre kadar değerim yokmuş.

dil çarpması.

geçen gün RHCP (redatçiliepepırs)'yi ne kadar da sevmediğimden bahsediyodum RHCPsever bi arkadaşa. çarpılırsın olm dedi. evet olm dedi. neyse işte öyle öyle geyik yaparken bikaç gün sonra KFC (kentakifıraytçikınz) gördüm dolaşırken. kedat fili cepırs diye okumayayım mı. insanlar köpüklü köpüklü salyalar sıçratarak güldü bana. şimdi söyler misiniz çarpılmak denen şey bu değildir de nedir?

Bi arkadaş yalanı.

- 14972947 saattir bekliyorum burda seni.
- o kadar saat olmadı ki olm.

burdaki 14972947 saat söz öbeği "lafın gelişi" diye tabir ettiğimiz abartmacadır. ama gelin görün ki "benim bi arkadaş" küçükken, çok da değil lisedeyken, onu şu şekilde algılarmış. izleyelim:

- kirazın kilosu ne kaar?
- bi buçuk aplaa!
- iki liraya iki kilo ver aliyim.
- iyi de apla onun bize "gelişi o".

gördüğünüz gibi en bi pazarlama terimi olan "bize gelişi o" deyimiyle "lafın gelişi" deyimini birleştirdiğimizde ortaya çıkan "lafın bize gelişi o" saçmalığını bütünüyle ele alırsak bu "arkadaşımız"ın ne kadar masum duygularıyla ne kadar gerizekalıca bir noktaya parmak bastığını rahatlıkla görebiliyoruz.

Yeni nesil ağıza dolanmalık. Orraytos.

şu yeni nesil çok muzur vallahi. yılların George Clooney sini böyle corç kloni falan diye yazıyolar.

Houston, we've had a problem here.

her şey bir toz bulutuyla başladı. patlama oldu. hidrojenle oksijen birbirlerinden elektrik aldılar. ademle havva meyve saatini kaçırdı. açlıktan ölmek üzerelerken elma ağacına rastladılar. sonra dinazorlar onları yedi. en son da darwin diye bi adam çıktı siz kardeşsiniz dedi, ortalık karıştı. ortalık öyle bi karıştı ki insanlar feysbuk diye bişey yarattı. o zaman daha da karıştı. ben de dedim ki bu karışıklığın içinde bişeyler karıştırmak lazım. napiyim napiyim derken böyle saçma sapan bi fikir geldi aklıma. umarım zamanla bu saçmalıklara yeterince ortak olabilirim.